AKP'ci arkadaşların genel olarak kullandığı argümanlardan biri bu: Mesele sadece yolsuzluk mu sanıyorsun? İşin içinde tabii ki ABD var, Rusya var, Suriye'si de var İran'ı da. Savaş teypinde de dinlediğimiz üzere Türkiye Suriye toprakları üzerinde nasıl stratejiler geliştiriyorsa diğer ülkeler de bizim ülkemizin egemenliği ve gücü üzerinde stratejiler ve yöntemler geliştiriyorlar.

Ama mesele sadece yolsuzluk değil gerçekten.

Mesele ikiyüzlülük meselesi. İnternetten "Bakara makara" diye aratıp her cuma sabahı bir tane "sallama" meselesi. Din ile göz boyayıp arkasından dalga geçme meselesi.

Mesele bölücülük meselesi. Katledilen insanların cenazelerini "benim ölüm", "senin ölün" diye bölme meselesi.

Mesele zulüm meselesi. Gencecik 14 yaşında katledilen, tabutundan hafif bir çocuğu büyülediği on binlere yuhlatmak meselesi.

Mesele talan meselesi. Kentin göbeğinde kalan son yeşil alanı da betonlaştırmak için insan öldürme emri vermek, yüzlercesini hastanelik etmek meselesi.

Mesele yasaklar meselesi. İnternet yasakları ile, Alo Fatih ile, vergi cezaları ve doğrudan cezaevine koyarak gazetecilerin susturulması ve insanların özgür bir şekilde haber almalarının engellenmesi meselesi.

Mesele yeteneksizlik meselesi. Ülkenin istihbarat şefinin bakan ve askerle yaptığı toplantıların dinlenmesi, neredeyse yatak odalarından canlı yayın yapılabilmesi meselesi.

Ama mesele aynı zamanda yolsuzluk meselesi. Mesele evinde 6 tane kasayla yaşayan, kolunda 700.000 liralık rüşvet saati ile dolaşan bakanlar, ayakkabı kutularında on milyonlarca dolar olan "banka müdürleri" meselesi.

Mesele özgür ve birinci sınıf bir ülkede yaşamak ya da Kuzey Kore gibi bir ülke olma meselesi. Benim için bu kadar basit.