Kızıyoruz, hepimiz sinirleniyoruz. Niye bu kadar cahiliz? Niye bu kadar kolay kanıyoruz? Tayyip "başörtülü bacımın üzerine işediler" deyince inanan, 14 yaşında katledilen çocuğun ailesine iftira atınca yuhalayan insanlara kızıyoruz. Niye eleştiremiyoruz, neden "ya yalansa?" diyemiyoruz?

Biraz arkamıza yaslanıp düşününce her şey doğal gelmiyor mu? Yüz yıllarca "kul"duk, "Allah'ın yeryüzündeki gölgesi" her şeyimize karar veriyordu. Sonra Cumhuriyet geldi ve hepimizi "makul vatandaş tornası"ndan geçirmeye başladı. Kemalist ordu ve bürokratlar yeni bir "ulus" yaratmak için herkesi tek tipleştirdiler. Eleştiri yerine ezber önem kazandı. Şimdi adayın İstiklal Marşını ezbere bilip bilmediğine göre oy verenlerin olması doğal değil mi? Kaçımız çok değil 50 yıl önce İstanbul'da 100 bin Rum'un yaşadığını biliyor? Hemen hemen hepsini kovunca ülkemiz çok daha güzel oldu değil mi?

Acaba kaçımız "Almanya yenilince biz de yenilmiş sayıldık" fikrine halen inanıyor? Yalan ama aynı zamanda ne kadar "ezik" bir cümle değil mi? Böyle bir "Milli Eğitim"den başka nasıl bir toplum bekliyorduk ki? (Bir arkadaşım Talim ve Terbiye Kurulu için şöyle diyor: Batıda artık köpek eğitimi için bile talim veya terbiye kelimelerini kullanmıyorlar).

Kemalistler başarılı oldular. Belki istemeyerek, ama en büyük başarıları da AKP oldu. Büyük çoğunluğu Faşist bir milletimiz var. 14 yaşında öldürülen çocuk için "o da polise taş atıyordu" diyoruz. Şehirdeki son yeşil alanı koruyanlar için "onlar solcu", öldürülen öğrenciler için "onlar Alevi". Bizim gibi olmayanın bir önemi yok. Rüşvet operasyonları tabii ki darbe, her eleştiren de dış mihrak, faiz lobisi veya başımızdaki bu sefer her ne derse o.

On yıllardır tek tip bir millet yaratmak istemişlerdi. Artık kendilerini başarılı sayabilirler.