Muğla'dan dün sabah döndüm. 9 saatlik yolculuktan sonra AŞTİ'ye geldik ve 2 arkadaşla birlikte taksi tutarak ODTÜ'ye geldik. Eğitim cuma günü bitince biz de hemen o akşam araba kiralayıp fırsat bu fırsat deyip Muğla'yı gezdik. Marmaris'te Turunç'ta bir pansiyonda geceledikten sonra cumartesi Datça'ya gittik ve sunucularımızdan birine de ismini veren Knidos'u gezdik. Harika bir gezi oldu, etrafta fazla turist yoktu ve bunun keyfini çıkardık. Sanırım Marmaris için en güzel mevsim bu mevsim. Veya belki deniz suyu daha sıcak olur diye sonbahar (?). Neyse, gezi bilgilerini verdikten sonra çalıştayın sıcak konularını anlatayım.

Çalıştay benim açımdan çok yararlı geçti. Türkiye ve Kıbrıs'taki üniversitelerin Bilgi-işlem'leri hakkında bilgi edinmek için ve telekom sektörünün nabzını tutabilmek için güzel bir fırsat oldu. Öncelikle, Ulakbim'in planlarının anlatıldığı bir sunum vardı. Aslında benzer bir sunum Akademik Bilişim'de de sunulmuştu ama ben paralel başka bir sunuma gittiğimden dolayı izleyememiştim. Neyin ne olduğunu anlatmak gerekirse, Ulakbim Tübitak'a bağlı bir birim. İlk amaçları üniversiteleri birbirine ve internete bağlamak, araştırmacılar arasındaki iletişim ve etkileşimi arttırmak. Bu amaçla kurulan ağın ismi Ulaknet. Tek bir devlet kurumu üniversiteleri bağlıyor ve bu sayede işler tek elden ve çok daha verimli işliyor. Şimdiye kadar olan durumda Ulakbim Türk Telekom'dan fiber kablo kiralayıp üniversitelere verdiği hizmeti bunun üzerinden veriyordu. Ancak durum artık değişiyor. Türk Telekom'a her yıl ödenen kira parası dünyanın en yüksek internet ücretleri arasında ve bu milyonlarca YTL'yi buluyor. Bunun yanında Türk Telekom'un özelleştirilmesi ile birlikte bu para artık devletin bir cebinden çıkıp diğerine giren bir para değil. Dışarıya akıyor. Bir başka sorun da Türk Telekom'un yeni altyapı yatırımı yapmaması ve karanlık fiber denilen yeni hatları hizmete almaması. Bu gibi sorunlar Ulakbim'i kendi çözümlerini devreye sokmaya itiyor. Çözümler arasında kendi fiberini döşemek, belediyeler ile ve başka kurumlar ile birlikte ortak hareket ederek başkalarının fiberini kiralamak geliyor. Bu noktada Ulakbim'in kendi fiberini kendisinin döşemesi ne kadar mantıklı durup düşünmek gerekiyor. Sonuçta fiber döşemek ve hizmet sürekliliği sağlamak da o kadar kolay bir iş değil ve en önemlisi Ulakbim'in de ana iş alanı içinde değil (Ulakbim ISP'si ?). Şu anki sorun da esasında Türk Telekom'un özel bir tekel olması ile ilgili. Özel sektörden yatırımcılar yatırım yapıp rakip hizmetler vermeye başlarlarsa sorun kendiliğinden çözülecek ama bu başlayana kadar Ulakbim'in yapmak istediği çok mantıklı ve başka bir alternatifi olmayan seçimler. {Bu noktada tekellerin zararlarına dikkat çekmek istiyorum. Hemen hemen her tekel ekonomiye büyük zararlar veriyor.}

Bu politik konu dışında Ulakbim'in tabii ki kendi projeleri, planları var. Öncelikle gerçekten heyecan verici Ulaknet-2 altyapısı ve TEaaRE-NET (Turk Enformasyon altyapısı aRaştırma ve Eğitim Ağı) olayı var ki yeme de yanında yat. Türkiye'nin tüm eğitim kurumlarının hızlı bir şekilde internete, bilgi veritabanlarına ve birbirlerine bağlanması ve elektronik ipekyolu olma hedefi. Kafkaslar ve Orta-Asya'ya fiber ile direk bağlanarak geçiş yolu olma hedefi oldukça iddialı ve kendi açımdan sevindirici. Bunlar dışında şu anda MEB da ayrı olarak ilköğretim ve liseler için Türk Telekom'a oldukça çok miktarda erişim ücreti ödüyorlar. Ulakbim'in nihai hedefi bu okulları da Ulaknet'e dahil etmek, ama bu biraz daha zaman alacak bir olay. Ulakbim'in planları bunlar.

Çalıştay'da duyduğum başka projeler/sorunlar maddeler halinde şunlar:

  • TÜBA'nın (Türkiye Bilimler Akademisi) MIT OCW kaynaklarını Türkçe'ye çevirme projesi İngilizce'leri yetersiz öğrenciler için yararlı olacaktır.

  • Terena projesinden iki yabancı sunum yaptılar. Terena bir FP6 projesi. Şu aralar AB'de oldukça iyi fonlanan birlikte çalışabilirlik projesi. Yani bu projeye katılan üniversitelerden birinde okuyan bir öğrenci başka üniversitelerin kaynaklarından kullanabilecek. Hangi kaynakların kullanabileceğini ev sahibi üniversite karar veriyor. EduROAM aslında sadece kimlik doğrulamayı sağlıyor. Yani DNS'e benzer bir şekilde başka bir üniversiteden gelen öğrencinin gerçekten o üniversiteden olup olmadığı EduROAM'a dahil olan üniversiteye soruluyor. Eğer olumlu cevap verilirse kimlik doğrulaması sağlanmış oluyor ve internete girmesine, kütüphane kaynaklarını kullanmasına vs. izin veriliyor. İlk elden edindiğim bilgilere göre :) ODTÜ bunu destekliyor.

  • IPv6 Görev Gücü (task force) kurulu aktif olarak çalışmaya başlıyor. Kurulun amacı 2008 yılından itibaren oldukça yaygınlaşacak olan (bunda Vista'nın IPv6 desteğinin olması kritik) IPv6 teknolojisine altyapının ve onun üstünde çalışacak servislerin uyumlu hale getirilmesi. Üniversiteler ve Ulakbim bu konuda sıkı çalışmaya kararlılar, çünkü çok da bir zaman kalmadı. IPv6 konusunda bir yazıyı zaman bulursam detaylı olarak yazacağım (DDoS ile ilgili bir yazı da yazma sözüm var).

  • Çalıştay'da Bilgi-işlem dairelerinin sorunları da gündeme geldi. Pek çok bilgi işlem dairesinde az miktarda bilgisayar mühendisi çalışıyor. Nedeni de ücretlerin/olanakların düşük olması. Bilgi İşlem personeli teknik kadroda değil idari kadroda görünüyor dolayısıyla ücretleri ve olanakları bir mühendisin olanaklarında az. Bu durumda pek çok yetenekli bilgisayar mühendisi buralarda çalışmak istemiyor. İdeal de bir noktaya kadar sanırım. Bilgi-İşlem personelinin olanakları arttırılmalı ki yetenekli insanları çekebilsin.


  • Şimdilik benden bu kadar. Yeni haberler alırsam buraya yazacağım.



    Bu kadar yazıdan sonra mutlaka eklemem gereken bir not:
    Bu sitede yazılanlar kendi şahsi görüşlerimdir ve işverenimin, okulumun veya kız arkadaşımın fikirlerini yansıtmak zorunda değildir.