Anlamıyorum, neredeyse hayatım taşınmakla geçti ama her taşınışımda içimde bir ürperti oluyor. Eğer insan alıştığı şeylerden korkmuyor ise taşınmaya alışamıyor mu? Yoksa her taşınış farklı mı? Bundan mıdır insanın her taşınışında hep bilinmezliğe karşı ürpertisi?

Efenim şu an Danimarka'nın güzide şehirlerinden Kopenhag'a taşınmış bulunmaktayım. Yaklaşık 5 ay burada kalacam, Danimarka Teknik Üniversitesi'nden birkaç ders alırken çevreyi tanımaya çalışacağım. Kaptanın seyir defterine ilk izlenimlerimi yazayım ki birkaç ay sonra geri dönüp gülebileyim :) Satır satır ilgimi çekenler:


  • Kolonyalı mendil X-Ray cihazlarında acaip ötüyor. Aluminyum folyodanmış.


  • İş Bankasının aldığı yıllık kredi kartı ücretlerini naptığını yeni anladım. Atatürk Havalimanındaki Millennium Lounge denilen mekanda insanlara açık büfe yiyecek dağıtıyor. Gittim test ettim efenim.


  • Bazı şeylerin geç anlaşıldığını anladım. Örneğin bazı top-modeller için kullanılan sokakta keşfedilme olayını hiç anlamamışım. Buraya geleli birkaç saat oldu ama sokakta ben bile birkaç keşif yaptım. (İskandinavya'ya gelip böyle kız muhabbeti yapmamak olmazdı. Hepsi mi bu kadar güzel olur kardeşim :)


  • Kopenhag Havalimanında Hans Christian Andersen'in sandığı var ve üstünde Türklere gönderme yapılmış. Şaka yapmıyorum, inanmıyorsanız resme bakın :)


  • Bu Danimarka ne kadar pahalı böyle, 1.5 metre ethernet kablosuna 80 DKK (yaklaşık 20 YTL) verdim (kabloyu unutmanın cezası olsa gerek). Bir de domatesi filan taneyle satıyorlar gıcık oldum, STK. ne diyordum, "tanesi" demekmiş. Neyse artık Türk diğer arkadaşlarla yemek yapcaz herhalde.


  • Odamın son hali. İçerisi fena değil diye aldanmayın düpedüz konteynırda kalıyorum. Çok beğenirsek gemi ile eve gönderebilirmişiz esprileri yapılıyor. Dışarıdan görüntülerini sonra çekeceğim.


  • DTU Kopenhag'ın kıyısındaki küçük ve güzel bir kasabada yerleşik. Yer küçük ama güzel. Herkes bisiklete biniyor, her yer yeşillik, hava hep kapalı ve yağmur hep yağmaya çalışıyor. Ve genelde de siz otobüsten indiğinizde veya dışarı çıktığınızda filan yağıyor. İnsanlar hep sarışın ve bakımlılar. Her şey bir düzen içinde. Bugün yemek için bir kafeye girdim, istediğim menüyü söyledikten sonra üzerinde numara yazan bir fiş verildi ve numaram çağrıldığında gidip yemeğimi aldım, ilginç geldi. Bir de fiyatlar pahalı olmasa...

  • "The Way we live in Scadinavia". Ne demek istiyor tam anlamadım, öğreneceğiz artık.