1700'lerden itibaren Avrupa'daki değişim ve gelişmenin ivmesi çok arttı. Osmanlı o zamanlar pek farketmese ve kendini bu gelişmelerden -ironik bir şekilde- korumaya çalışsa da bu büyük değişim bir süre sonra onun sonunu getirecekti. Rönesans ile gelen bilime saygı veya daha açık anlatımla modern tarım teknikleri, tohumculuk, gübreleme ve tetiklediği sanayi devrimi ile daha da gelişecek olan makineleşme tarımda büyük bir üretim artışına yol açtı. Bunun yanında Yeni Dünya'nın keşfi ve bu büyük, ıssız -özellikle kızılderililer ve aborjinler katledildikten sonra- toprakların tarım için kullanılması da üretim fazlasına yardımcı oldu. Sonuç Rönesanstan yararlanmış ve Sanayi Devrimi'ne yol açmış olan ama onlardan daha az bilinen Tarım Devrimi idi.

Daha önce yiyecek ihtiyacı için tarımda çok büyük bir işgücü gerekiyordu ve köylüler çoğunlukla kendilerinin olmayan topraklarda soylular için çalışıyorlardı. Üretimin büyük miktarda artmasıyla tarım kesiminde çalışanlar yeni iş alanlarına kaymaya başladılar. Bu iş alanları büyük şehirlerdeki fabrikalardı. Bu durumun en iyi gözlendiği yer Sanayi Devrimi'nin başladığı yer olan İngiltere'dir. O zamanlar yaşamış olan Charles Dickens (Büyük Umutlar'ı bilmeyen yoktur herhalde) romanlarının birçoğunda Viktorya Dönemi yaşamını ve o dönemin insanını gerçekçi bir şekilde anlatır. Şehirleşme ve Sanayi Devrimi yeni bir olaydı ve hazırlıksız yakalanan toplum için -barınma yeri/ev kıtlığı gibi şehirleşme sorunları, çocuk işçiliği ve suç gibi- birçok sorunu da beraberinde getirdi. Ancak sorunlar yavaş yavaş çözülecek, yaşam standartları yükselecekti. Rönesans, tarımda devrimi tetiklemiş; tarımda devrim ise işgücü fazlası yaratarak sanayi devriminin gerçekleşmesini sağlamıştı. Sanayi Devrimi ile birlikte artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Üretim fazlası artık tarım ürünlerinin işlenmesi ile ortaya çıkan ürünlere de kaymıştı.

Hikayenin bundan sonrası ise daha kolay gözlenebilir olan daha yakın tarih. Tüm gelişmiş ülkelerde üretim ve özellikle hizmet sektörünün yükselişi ve tarım sektörünün gerilemesi. Gelişmiş ülkelerde tarım %5, üretim %20-30, hizmet sektörü ise %70-80 civarında bir işgücü sağlıyor. Türkiye'de ise bu durum sırasıyla %33, %24 ve %43 şeklinde. Gelişmiş bir ülke olabilmek için tarım sektöründeki çalışanların düzenli bir şekilde üretim ve hizmet sektörlerine aktarılması gerekiyor. Rönesans, Tarım Devrimi ve Sanayi Devrimini ıskalayıp şehirleşmeye de geç başlayınca haliyle biraz geride kalıyorsunuz.

Halen neden bu kadar fakir olduğumuzun ve neden sürüyle şehirleşme sorunumuzun olduğunun cevabıdır.