Zaman zaman çeşitli nedenlerle ortaya atılan kimi görüşler çevresinde birilerinin kısa yoldan gündem oluşturma gayretlerine tanık oluruz. Çoğu kez sorunları ele alış yeteneğinden, olguları kavrayış derinliğinden yoksun "taklit" kişilerin önemli biriymiş gibi yapmak, kısa yoldan ün sahibi olmak, ortalıklarda görünmek, biraz daha gündemde kalmak ve benzeri nedenlerle kalkıştıkları bu çeşit sivri çıkışlar, cakalı sataşmalar günün konusuymuş sanılır.

Sahici boşlukların sahte gündemlerle yamanmaya çalışıldığı bir ortamda derin ve önemli oldukları izlenimi verilmeye çalışılan bu fosforlu söylemlerin çoğunlukla ciddi bir karşılığı yoktur; herhangi bir tartışma değeri taşımaz, ama emeksiz fikrin dolaşımda olduğu her toplumda görüldüğü gibi çeşitli kişilerin katkısıyla zihinler bulandırılır, ortalıkta dolanan mikrofonlar konuyla ilgili olduğu varsayılan kişilerin ağzına uzatılıp onların ne düşünmüş oldukları takibe alınarak gürültü çeşitlendirilir.

Oysa siz bu konuda bir şey demiyorsunuzdur. Zaten böyle bir konu yoktur; hatta hiç olmamalıdır. Bu tür kof tartışmalar, beyhude soruşturmalar toplum çoğunluğunun zihinsel diyette olduğu bir kültürel iklimde yapay tatlandırıcılar gibidir. Pek çok kişinin işini hakkıyla yapmadığı, bilir bilmez her konuda söz aldığı bir ülkede, okuma yazmayı yeterince sökemeden multi-medya görselliğinin taarruzuyla sersemlemiş, zihnini toplamakta güçlük çeken bir toplumda, çağın sersemletici hızında, yüzeydeliğin yedeğinde üç gün sonra kimsenin hatırlamayacağı bu kuru gürültüler, yaşamın, toplumun, politikanın, kültürün, sanatın sorunlarını tartışmak sanılır.

Her seferinde ağzınızda kötü bir tatla kalırsınız.


Murathan Mungan, Milliyet Sanat Ocak Sayısından.