Uc boyutlu kurmacalar olduklari, yani hayattan hem en yuzeydeki gorunumuyle, yani duyumlarimizin bize verdigi kisisel deneyime ve bilgiye dayanarak soz acabilmeleri hem de en gerideki seye, yani merkeze, hayatin ozune, Tolstoy'un "hayatin anlami" dedigi seye -ne dersek diyelim-, o ulasilmasi guc yere ait bir bilgi, bir sezgi, bir ipucu verebildikleri icin romanlar biz modern cagin insanlarina, hatta butun insanliga bu kadar gucle seslenebilirler. Hayatin anlami, ozune iliskin en derin, en kiymetli bilgiye, felsefenin zorluklarina, dinin toplumsal baskilarina katlanmadan, kendi deneyimimizden yola cikarak kendi aklimizla varabilecegimizin hayali, cok esitlikci, cok demokrat bir umuttur.

Orhan Pamuk'un Harvard Universitesi'nde verdigi Norton Dersleri'nden derledigi Saf ve Dusunceli Romanci adli kitabindan.

Bu arada, ne kadar uzun zaman olmus bloguma yeni bir seyler yazmayali :) Herkese selamlar.