Türkiye'deyken dolaştığım sokaklarda şimdi bombalar patlıyor. İnanılmaz derecede üzgün ve öfkeliyim. İnsanlar ölürken AKP, onun atadığı bürokratlar ve muhalefet, titanik batarken çalmaya devam eden kemancılar gibiler.

Herhalde bugünün gelişi dünden belliydi. 17 Aralık yolsuzlukları sonrası "paralel" bahanesi ile tüm polis teşkilatı, istihbarat ve yargı hallaç pamuğu gibi dağıtıldı. Deneyimli ama muhalif, biat etmeyen insanlar liyakate bakılmadan harcandı, yerlerine kuklalar kondu. Dış politikadan iç güvenliğe her konunun iflas etmesinde şaşılacak bir durum var mı gerçekten? Ancak sadece AKP ve AKP sempatizanlarını suçlamak da kolaya kaçmak değil mi?

Yerde teklemelenen madenci yakınını, Gezi'de gaz yiyen kırmızı elbiseli kadını anlamamaktan; empati yoksunluğundan biz sorumluyuz. Konformist olup kendi rahat alanımızdan çıkmayarak koyun gibi güdülmekten biz sorumluyuz. El-alem veya aile baskısı ile fikirlerimize en yakın parti yerine kabile bağı duyduğumuz partiye oy vermekten biz sorumluyuz. Sivil toplum örgütlerine katılmamaktan, zamanımız yoksa en azından bağış bile yapmamaktan biz sorumluyuz. Sadece "barış" diye haykıran akademisyenler götürülürken yanlarında olmamaktan biz sorumluyuz.

En ufak bir fırsatta kapağı yurt dışına atmaktan biz sorumluyuz. Bu cahil, yobaz halktan biz sorumluyuz. Ne emek ettik, ne bekliyorduk ki?